Şifa Pınarı

1- Osmanlıda şehirler kurulurken, nasıl ki bir suya taş attığınızda halkalar merkezden başlayarak yayılır. Aynı şekilde önce bir mabet yapılır ardından da halka halka evler ve işyerleri inşa edilirdi. 2- Eğer bir evin camında sarı çiçek varsa benim evimde hasta var, ey satıcılar veya sokaktan geçenler sakın yüksek sesle bağırıp rahatsız etmeyesiniz demekti. Eğer bir evin camında kırmızı çiçek varsa bu evde evlilik çağında bir kız vardır. Sokaktan geçen gençler konuşmalarınıza dikkat edin ölçüsüz laflar kullanarak bu hanımefendiyi mahcup etmeyesiniz anlamına geliyordu. 3- Hayat geçiciydi ve yüzyıllar boyu bu evlere sahip olamazlardı. Evlerin duvarlarına ‘Ya Malikül Mülk’ yazarlardı, 'Ey Allah'ım bütün mülk senindir. Ben kapının bir kölesiyim, her şey senden benim aslında hiç bir şeyim yok' manasına gelirdi. 4- Kapı tokmağında ‘Ya Fettah’ yazılıydı. Bu bütün kapalı kapıları açan ve sıkıntıları gideren anlamına geliyordu. Akşam eve sıkıntılı gelen bir baba kap

Eğer istanbulda yaşıyorsanız ve kendinize ait bir eviniz yoksa..yandınız demektir... gün geçtikçe artan kira fiyatları el yakıyor...geçinmek o kadar zorlaştı ki, karı koca çalışmak zorunda kalıyor.. tabi olan yavrulara oluyor. Oyun parklarina bakildiginda durumun vehametini görüyoruz. Nasıl bu kanıya vardığımı merak ediyor olabilirsiniz...dede veya annane babaanne eşliğinde oyun parklarına getirilen çocuklardan...artık anne babasıyla oyun oynayıp kaliteli vakit geçirmek için çocuklar hafta sonu ve izin günlerini bekler oldular... Kreslerde vakit dolduran çocuklarımız iyi eğitim alıyor olabilirler fakat en önemli ve yeri hiç bir şekilde doldurulamaz olan anne şefkati ve eğitimini kulak arkası etmiş durumdayız..bir annenin verdiği şefkat, sevgi, eğitim,ahlak değerlerini malesef kresler veremezler.. ama annelerinde başka alternatifleri yok gibi.. kimisi mecburiyetten, kimisi zevkten çalışıyor... ihtiyacı olmadığı halde 2 yaşındaki yavrusunu krese bırakan bir anne evladını paradan başk