Şifa Pınarı

KEHRİBAR Asya, Afrika ve Avrupa’da kullanılan ilk taştır. Antik Roma’da ilaç olarak kullanıldı. Calistratus ünlü hekim kehribarın deliliği önlediğini kaydediyordu. Bal ile kullanıldığı takdirde boğaz, kulak ve göz hastalıklarını, su ile karıştırıldığında ise mide hastalıklarını tedavi ettiğini belirtiyordu. Romalı köylü kadınlar bezelerin şişmesi ve boğaz ağrısına karşı takı olarak kullanmışlardı. İranlı İbn-i Sina pek çok hastalık için kehribarı çare olarak gösterdi. Asya "   sarı şurup” adını verdikleri iksiri sakinleştirici olarak kullandı. Ortaçağda kehribar boncuklar kullanıldı. Sarı yağ, sarı balsam, sarı özü simyacı tariflerinin kayıtları mevcuttur. Dünya savaşı zamanında Litvanya ve Rusya’da dadılar bebeklerde kullandı. İkinci Dünya Savaşında Almanya’da diş çıkaran bebeklerde kullanıldı. Bilim adamlarının da ilgisini çeken araştırmalara konu olmuş bir taştır. ·Deri hastalıklarını tedavi eder. ·Kolye olarak kullanıldığında astım ve alerjik solunum raha

Çeroit Ana odaklanmayı sağlar. İlham taşı olarakta bilinir. Baş ağrısını ve karaciğer sorunlarını gidermede kullanılır. TAŞ BİLİMCİ VE ASTROLOG HAVVANUR İNCEKERA

Kehribar... En çok tesbih kullanımı ile bildiğimiz kehribarın seveni oldukça çoktur. . Günlük kullanıma uygun olmasından ve hem işlenilebilir olması koleksiyonluk değerli tesbihlerin ortaya çıkmasına da sebep oluyor.. E tabi hal böyle olunca yani rağbet çok olunca kehribarların hemen hemen aynı şekilde kopyasını yapıp piyasalara sürmeleri de kaçınılmaz oldu.. Bu sebeple size kehribarın nasıl gerçek olduğunu anlayabileceğinize dair ufak bir ipucu vermek istiyorum :) Şifalı Taşlar Eğitiminde Hocamız Havvanur İncekara derste bahsetmişti.  Kehribarı yün kumaşa sürtün ve bir saç teline yaklaştırın. Mıknatıs gibi çekiyorsa saç telini kehribar gerçektir. Yok çekmiyorsa gerçek değildir. Bu sebeple kehribar alırken dikkatli olun.. Kehribarın nasıl oluştuğu konusu internette bilindik açıklamalarla dolu malumunuz. Biz İşi Uzmanına Sorduk..Kehribar nasıl oluşur kısa bir bilgi daha aktaralım istedim..Hadi bakalım buyrun.. KEHRİBAR;  Kehribar öncelikli olarak bir tedavi taşıdır.

1- Osmanlıda şehirler kurulurken, nasıl ki bir suya taş attığınızda halkalar merkezden başlayarak yayılır. Aynı şekilde önce bir mabet yapılır ardından da halka halka evler ve işyerleri inşa edilirdi. 2- Eğer bir evin camında sarı çiçek varsa benim evimde hasta var, ey satıcılar veya sokaktan geçenler sakın yüksek sesle bağırıp rahatsız etmeyesiniz demekti. Eğer bir evin camında kırmızı çiçek varsa bu evde evlilik çağında bir kız vardır. Sokaktan geçen gençler konuşmalarınıza dikkat edin ölçüsüz laflar kullanarak bu hanımefendiyi mahcup etmeyesiniz anlamına geliyordu. 3- Hayat geçiciydi ve yüzyıllar boyu bu evlere sahip olamazlardı. Evlerin duvarlarına ‘Ya Malikül Mülk’ yazarlardı, 'Ey Allah'ım bütün mülk senindir. Ben kapının bir kölesiyim, her şey senden benim aslında hiç bir şeyim yok' manasına gelirdi. 4- Kapı tokmağında ‘Ya Fettah’ yazılıydı. Bu bütün kapalı kapıları açan ve sıkıntıları gideren anlamına geliyordu. Akşam eve sıkıntılı gelen bir baba kap

www.havvanurincekara.com Son zamanlarda İlaçlardan İstedikleri faydayı göremeyen pek çok kişi Alternatif Yöntemlere başvurarak arayış içine düştüler..Şifalı bitkiler, hacamat, sülük tedavileri ve Şifalı Taşlarla Tedavi de Tedavi için En Etkili yöntemlerden.. Şifalı bitkiler pek çok Televizyon programına katılan uzmanlar ile kamu oyunda algı oluşturdu. Ben de şifalı taşları araştırmaya girdim ve büyülü bir dünya ile tanıştım..Taş bilimci Havvanur İncekara Hocam da  Taş konusunda ulaşabileceğim en ehil kişi idi ve ben amacıma ulaştım :) Eşim bir gün Havvanur İncekara 'nın kitapları ile geldi eve..Kitapsever bir aileyiz, kitap almak ve kütüphanemize yeni kitaplar eklemek bize hobi oldu diyebilirim:) Kitapları Okuduktan sonra ; 70 bin alem olduğu bildiğimiz bir gerçekti ve anladım ki Taşlar da Bu Alemlerden biri idi..Gizemli bir serüvendi Taşlar..Şifa Enerjisi ile tanıştırdı bizi ve Allah azze ve celle'nin Yaratma Sanatının Mükemmelliğine bir kez daha hayran kalmıştım..

RADYESTEZİ NEDİR? Radyasyon veya manyetik alan etkileşimlerini sarkaç, çubuklar ve muhtelif numuneler aracılığı ile algılama, bunları bulma veya bulmaya yardımcı olan, insan bedenindeki titreşim alanları hakkında bilgi edinmek için faydalanılan bilim dalıdır. SARKAÇ, sabit bir nokta veya eksen çevresinde ağırlığının etkisi ile hareket eden cisimlerden oluşan maddesel sistemdir. Firavun mezarların ın bazılarında bir ipe bağlı ağaç yuvarlaklara rastlanmıştır. Ayrıca Çin imparatoru Yu'nun mezarında da kabartma çatal çubukla yeraltı su kaynakları ve maden filizlerini gösteren açıklamalar bulunmuştur. bu sebeple bu sistemin 4000 yıldır kullanıldığı düşünülmektedir. IŞIN DUYU, canlı ve cansız üç haldeki bütün maddelerin ışımalarından farklı dalga boylarında, sürekli çıkan ışımlara karşı duyarlılık gösterir. JEOLOGLAR tarfından kullanılan sarkaçlar maden veya petrolün o yerin ivmesinde sağladığı farklılık ile maden yatağının miktarı hakkında bilgi verir. Sarkaçlar deprem h

Zaman gittikçe sıkışmış ve yetersiz mi geliyor? Uyku düzeninizde, rüyalarınızda sürekli problemler mi yaşıyorsunuz? Ruhsal değişimlerinizi takip mi edemiyorsunuz? Sezgilerinizin kuvvetlendiğine mi inanıyorsunuz? Her ne kadar bu hadiseler psikolojik görünseler fizyolojik ve jeofiziksel unsurlardır. Yeryüzündeki değişimler aynı zamanda bizleri de etkilemektedir. Örneğin manyetik alanlara duyarlı magnetitte hücresi ile kuşlar yön tayini yapabilir. Araştırmalar göstermiştir ki, bir çok hayvanda bulunan bu hücre insanoğlunda da mevcuttur. Bizler yeryüzünün manyetik alanlarından etkilenmekteyiz. Bu yazıda jeolog Greg Braden'in araştırmalarından faydalanarak sizlere insanın manyetik alanlar ile etkilenmesinin yeryüzü üzerindeki izlerini paylaşacağım.  Eski kültürlere ait, tapınaklar, yazıtlar, efsaneler ve gelenekleri araştıran Braden bu döngüleri yaşayıp; sadece bunlarla ilgili kayıtlar bırakmayıp aynı zamanda döngülerden daha yüksek bir bilince sahip olmak için döngülerden